Strikethrough


Beni gecenin bir yarısı balkona çıkartan acılar, annemi de uyutmuyormuş biliyor muydun? Tam arkamda karanlık sandığım o boşluk annemin elleriymiş meğer.
İyi miyim diye kontrol etmek için girdiği odamda bulamayışında anlamış. Hem de defalarca. Anneler isterse bu dünyada ki en iyi oyuncu olabiliyorlar. Ki ben bunu yıllar önce anlamıştım. Sevmediği halde aynı evde yaşamak zorunda kaldığı babamla mutlu rolünü çok iyi yapıyordu. Ama bilirsiniz, sevgi anlaşılan bi şey olduğu kadar sevgisizlikte öyle. Anlaşılıyor.

Titreyen ellerimi tut demek istiyorum anneme ama eğer göz ucuyla dahi soluma baksam orda olduğunu bildiğimi bilecek diye ödüm kopuyor. İnsan 25 yıllık hayatına sayısız terk ediliş sığdırınca annesine bile şüpheyle bakıyor. Hayır korku. 

Bu kaçıncı kahvem sayamadığım için normalinden hızlı çarpan kalbim beni endişelendirmiyor. Zaten uyuşuk olan bedenimi ancak bu sayede hissediyor olmanın rahatlığı var üzerimde. Korkmuyorum. Yalan.

Üstelik bazı şarkılar insanın bedeninde uyuşturucu etkisi yaratıyor. Tek bir şarkıyla bütün günü geceye karıştırıp, mümkünse kafamı da yerinden sökmek istiyorum. Hayır kalbimi. 

İnsan sevgiye alışmaya görsün. 24 yıllık sevgisizliğini bir gecede unutabiliyor. Hayır bir anda.

“Keşke hayatımda ki gerçeklerinde bu kadar kolay üstünü çizebilsem.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

S ♾️

2023

Yetmiş sekiz gün ♾️