GO GİRL! 🧚🏻♂️
Çok acı ama çok acı neden? çünkü koşmanın yolu başka durup beklemenin yolu başka. durmadan yürüdüğün yollarsa artık yol değil, sana ev oluyor. neden mi? çünkü savaşmanında yolu başka. pes edip öylece durmanın yoluda. zaman zaman dinlensemde hep savaşarak koşup geçtiğim o yollardan yürür adım bir ileri bir geri sallanarak geçtiğim zamanlarda oldu. neden mi? çünkü sevmenin yolu başka. sevildiğini bilmenin yolu bambaşka. şimdi dönüp baktığımda, ne doğru sapaklara dönmüş, ne keskin virajlar almış, ne doğru duraklarda dinlenmiş, hep çok doğru otobüslere binmiş, yolunu hiç kaybetmemiş, varacağı yere geçte olsa varmış olmanın haklı gururunu üzerimden atamıyorum. yanımda, aklımda, bir şekilde kalbinin bir köşesinde olduğumu bildiğim insanlarla onca yolu yürümüş olmanın getirdiği tiz bir kahkaha yerleşiyor suratıma.
Şimdilerde bambaşka yollarda yürümenin getirdiği o biraz korku, biraz heyecan, biraz ne yapacağını bilememe endişesini halledilmek için girdiğim o kafede yediğim o yemeğin tadıyla kulağımda çınlayan ilk defa duyduğum o şarkının beni gülümseterek çiseleyen yağmurun altında nereye gittiğimi bilmeden yürüdüğüm yoldan aldığım haz bu hayatın bana verdiği bir hediye sanıyorum. hayır sayıyorum. çünkü başka kim böylesine sıradan bir anı böylesine kutsallaştırabilirdi ki. hiç.
Bir kez daha teşekkür etmem gerek, bu hayata doğduğumdan beri varoluş sancısı çekip kim olduğumu, ne olduğumu bulmaya çalışırken, elimden tutup yol gösteren, içimde kendimden bile sakladığım o kayıp, o küçük kız çocuğunu bulmama yardım eden, bana onunlada bir bütün olup yaşayabiliceğimi öğreten, her seferinde yanında sadece küçük rolünü üstlenebildiğim kalbi çok odacıklı abim. seninle düşe kalka aldığımız o yollara çok minnettarım.
Bir de insan ilişkileri mesafelere dayalı sanıyorum. mesafe arttıkça aynı oranda özlemde artıyor. son bir kaç gündür, sırtımı bu kadar güçlü hissetmenin kendi içimde ''bana hiç bir şey olmaz'' motivasyonu taşıdığım ama bunun tamamen biriyle bağlantılı olduğunu anladığım, çünkü insan ancak arkasında dağ varsa yaslanmayı öğreniyor. yıllardır belki dağsız kayasız sanıyordum kendimi ya da kendime en büyük dağ bendim ama olmak zorunda olmamanın rahatlığıyla sert ama rahat bir yere uzanmanın konforu çok güzelmiş. canım babam, kilometrelere rağmen omuzumda hissettiğim ellerin dert görmesin.
Bu yazı biraz sorgulayış, biraz farkındalık, biraz teşekkür, biraz iyi ki, birazda bilemedim sanırım çok iyi ki :)
Ama en büyük teşekkür kendime. ne olursa olsun pes etmeyen, ilk fırsatta kendini yere atmayan dizlerime. o duvarları kazıya kazıya çıkan ellerime. hiç susmayan ve hep bir çıkış yolu bulan zihnime. aynada kendiyle göz göze geldiğinde ağlarken bile gülen gözlerime. hırsıma, zemindeyken bile kendime olan inancıma. düşmek mesele değil kalkabiliyosak diyebilen motivasyonuma. geçtiği her yere çiçek eken kalbime. herkese her şey olmayı dileyen, olabildiğinin en iyisi olan, üzülüceğini bilsede ben buyum diyebilen, hep burnunun dikine giden, hep bildiğini okuyan, hep ne yapmak istiyorsa yapan, nerde mutluysa orda olan, olamadığında giden, ama asla yerini sorgulamayan, hep bi b planı olan, hep anda kalan, en azından çabalayan :) ne olursa olsun kendi olmaktan hiç ama hiç vazgeçmeyen, hastalıkta sağlıkta kendinden hiç ümidi kesmeyen, hep nerden başlayacağını bilen, hep yeniden başlayabilen, sevmekten, inanmaktan ve güvenmekten hiç vazgeçmeyen ahh benim canım kendim. çok güzel başlangıçların olsun. go girl! go girl!
Yorumlar
Yorum Gönder