Yıllar sonra belki de sen.
Yıllar sonra, beni bıraktığın yerde bulamayınca anlayacaksın terketmenin gitmekle alakası olmadığını.
Anlatamadığım, ve anlatsam da anlamayacağını bildiğim her kederimin arkasına seni koydum. Çünkü seninle, adınla, hayalinle yüz buluyordu hatalarım.
Gittiğinde ardında bıraktığın fırtınalar beni içine almak yerine, dışa savurdu. Kayboldum. Kaybolduğum yerde seni bekledim. Sen, yine gelmedin..
Aramızda ki yaş farkıyla, acılarımızı eşit sandın. Aldırmadım. Gözünde neysem, öyle kalayım istedim çünkü. Öyle de kaldım. Öylece kaldım.
Kalbine denk düşmeyen gözlerim bilemiyorum bugün beni yaktığı gibi, yıllar sonra seni de düşündürür mü.
Dibi görüp seni aradığım da, çalmayan telefonundan anladım gittiğini.. Üzerime yıkılan taşlardan kurtulamadığımı söyleyecekken sana, üzerime bir taş daha attığını zorla soluduğum nefesimden anladım.
Gitmenin ve kalmanın büyük meseleler olmadığını söylerdin. Gitmenin, ne kadar büyük bir mesele olduğunu anladım.
Anladım. Çünkü bütün bunlar senin için anlamsızdı.
Belki de, bir gün sen de terkettiğini anlayıp pişman olucaksın. Benim, bıraktığın yerde olmadığımı gördüğün de.
Senin egolarını okşayan duygularımın, artık başka bir adama yakıştığını gördüğün de.
Elimi başka birinin göğsüne bastırıp, 'iyi ki' dediğim de.
Yıllar sonra, bana laik görmediğin kalbinin, hala boş olduğunu farkedip belki üzülecek, belki de pişman olacaksın.
Bana gelince. Ben, belki de yıllarca seni unutmaya çalışırken kaç beden de kendimi unuttuğumu hatırlamaya çalışacağım o gün.
Belki zorla kendimi bir adama teslim edip, keşke diyeceğim.
Belki seni hiç unutmadığımı anlayıp kendime söveceğim.
Belki birini sevmeye çalışırken seni daha çok seveceğim.
Seni arayacağım. Ama bulamayacağım.
Çünkü yıllar önce beni bıraktığın yeri bilmiyorum.
Posted via Blogaway
Yorumlar
Yorum Gönder