HIÇ
"Sebebi ne olursa olsun" ile başladım cümleye..
'Terketmek ve isteyerek gitmek' arasında ki farkı bilmiyordu insanlar. Çünkü bunu bir tek ben biliyordum. Ya da belki de ben kafamda öyle kuruyordum. Hafızamın bir kısmını meşgul eden sorunlarla yüzleşmekten korktuğum için, kendimi başkalarının dertlerine veriyorum. Dertlerimi unutuyorum. Unutuluyorum.
Onu öpmek istediğimi bilmediği için, sanki onu hiç öpmek istemiyormuşum gibi davrandı. Zaten hep böyle oluyordu. O bana geldiğinde ben gidiyordum. Ben ona gittiğimde, ben ona gittiğimde, zaten o, o hiç orda değildi. Rastlaşamıyorduk.
Onun aksine, kırıklarla yaşamayı daha iyi biliyordum. Çünkü acılarım beni tutuyordu. Görmezden gelebiliyor, görmezden gelinebiliyordum.
Birbirimizi hiç anlamıyormuşuz gibi, sanki yıllardır aradığımız bu değilmiş gibi, boşluğa haz edebiliyormuşuz gibi.. Sustum. Sözlerim hep kalp kırar, kanatırdı. Tahammülsüzlüğüme tahammül edemeyen insanlarla uzun süre arbedeler yaşıyor sonra nasıl oluyorsa bir şekilde unutu veriyorduk.
Hiç, yüzünü yüzüme yaklaştırmamış gibi, hiç ellerini ellerimin üzerine koymamış gibi. Bana hiç o gözle bakmamış gibi.. Gitti.
Hiç, benimle aynı yatakta uyuyakalmamış gibi, hiç göğsünde saklanıp dünyanın yükünü ayaklarıma vermemişim gibi, hiç herşeyi yanında unutmamışım gibi.. Gitti.
Hiç, kulağıma uzun cümleler fısıldamamış gibi, hiç bana karşı kendini kontrol etmeye çalışmamış gibi, hiç aynı bardağa dudaklarımız değmemiş gibi.. Gitti.
Hiç, bana gülmemiş, gülümsememiş gibi, hiç aynı masada sarhoş olmamışız gibi, hiç bir anda aklına gelmemişim gibi.. Gitti.
Hiç, boynundan öpmemişim gibi, hiç saçlarımla oynamamış gibi, hiç yüreğine dokunmamışım gibi.. Gitti.
Hiç, beraber yürümemişiz gibi, hiç aynı şarkıyı anda dinlememişiz gibi, hiç öylesine karşılaşmamışız gibi.. Gitti.
Hiç, beni tanımamış gibi, hiç tanışmamışız gibi, hiç onu sevdiğimi bilmemiş gibi.. Gitti.
Hiç'ti. Bitti.
Posted via Blogaway
Yorumlar
Yorum Gönder