“Yandık desene”

Hallederdik. Vallahi hallederdik. Çok çabalardık inanırdık bile. En son neye inandığımı hatırlamıyorum. Kıra döke, döke saça çabalardık. Yırta kanata. Sana gelmiştim. Üstünü öyle bi örtmüştüm ki ben bile sana gelmedim sanmıştım. Şimdi bakınca kendi yalanıma inanacak kadar çocuktum diyorum. Çocukmuşum. Sana dümdüz gelmiştim. Sana gözümü yoldan ayırmadan. Sana burnum düşse almaya hazır gelmiştim. İncilerimi dökerek, omuzlarımı indirerek gelmiştim. Aklımdaki kalbimdeki ne kadar gizlenmemiş. Ne kadar konuşulmuş ağzım açılmadan. Ne kadar çok hanımeli varmış o sokaklarda ne kadar çok iyi ki. Bana o kadar iyi gelmiştin ki annemi arayıp özür dilemiştim. Bunun ne demek olduğunu anlamaya kalkarsan altında kalırsın. Bana o kadar iyi gelmiştin ki ben artık hep böyle gülerim sanmıştım. Şimdi o kadar büyük nasıl diyorum ki nasıl anlamsız kalıyor 'nasıl'. Şimdi gecenin köründe arayıp avucunun kokusu burnuma geliyor  bu durumu mesele haline getirelim nolur diye ağlamak istiyorum. Nasıl. Dünya üstüme devrilirken kahve yapıp, ayağını sallaya sallaya izledin nasıl? "Yandık desene" bir kez daha söyler misin beraber mi yandık? Ben halledemiyorum. Neresinden tutsam elimde kalıyor. Ben halledemiyorum. Keşke yanına gelemeden ölseydim diyorum. Ben halledemiyorum. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

S ♾️

2023

Yetmiş sekiz gün ♾️