Beş yüz otuz dokuz
İnsan hayatının belli dönemlerinde cenin pozisyonunda annesinin karnında yaşamak isteyebilir elbette. Öncelerinde acılarımız elimizde taşıdığımız bir poşetken şimdilerde sırtımızda bir kambur oldu. Bunun bir çok sebebi var tabi ki ama sanırım en baskın olanı yalnızlık. Hani böyle ben şimdi kime ne anlatayım dediğiniz bir zaman diliminde kendinize bile susmayı öğreniyorsanız, geçmiş olsun. Sizin yıkılmaz sandığınız kalelerinize deniz yükselmiş. Şimdi yavaşça elinizde ki kazma küreği bırakıp ağlayarak annenizin kucağına gidebilirsiniz. Benim yalnızlığım, ben şimdi ne yapacağım dediğim yerde, onu başkasının yanında düşününce başladı. İnsan geç de olsa, yapabileceği hiç bir şey olmadığını anlıyor ve diyor ki, eyvah! Ne zaman duygusal acınız, fiziksel acınızı yerle bir edecek kadar kuvvetli olduysa o zaman dünyanın bütün ağrı kesicileri sizin için içi boş bir kapsül haline geliyor. Ama yine de insan, o acının üstüne gitmekten vazgeçmiyor. Çünkü mantık hislere yenilir. Benim ki tam beş yü