#Dokuz
Canım ben senin attığın taşları ve vurduğun kuşları. keskin nişanlarını. kesmeyen ama hep uzanan bıçaklarını. özür dilerim ama ellerini. ve ellerini. elli bin kez ellerini. tüm bunların içinde ne işi var ellerinin, ama biliyorsun belki de en çok ellerini. bir masanın üstünde ellerini. ceplerinde. uykunda. yastığın yanına bıraktığın ellerini. artık bir taşa takılır gibi değil dümdüz yolda sebepsiz düşmüşüm gibi anlatabiliyorum. dünyanın en düz yolunda düşmüşüm gibi. olur çünkü böyle şeyler biliyorum. İşte o zamanlar hiç unutmuyordum ama bir şekilde affediyordum. şimdi hep unutuyorum ama hatırladığımda affedemediğimi hissediyorum. benim göğsümde taş değirmen kurdular dişlerimi, tırnaklarımı, saçlarımı, derilerimi kaybediyorum ve yine bir şekilde, ama yine bir şekilde, nasıl oluyorsa bir şekilde tamamlanıyorum. ama seni düşününce taş değirmen. seni düşününce solmuş bahçe. yıkılmış çocuk parkı. paslanmış salıncaklar. üfürüp duran rüzgar. bilmiyorum. seni nereye oturtsam çok rahatsızmışsın