Zemin
Senin kalbin kırıldıkça boy veren o ağaç gibi güçlü. kalbin senin, kesildikçe daha çok uzayan saçların matematiği kadar kesin. bittim diye ağladığın her gecenin perdesi güneşe açılıyor ve ağzın hala yapabiliyorken her akşam yemekte annene çiçekleri anlatıyorsun. her tohumu bir kez cebine koymuşsun. her fidan bir kez elinden geçmiş. hala dokunabiliyorken öfkeye ve sevgiye sağlı sollu uzanmışsın. asla vazgeçmeyeceksin. umut yok derken çiçek suladığını fark ettiğin o sabahı hatırla. senin kendine küslüğün dudağınla omzunun arası kadar. sırtını duvara ver. kendini öp. elinden, bileğinden, bıçağın sana ihanet ettiği yerden öp. kesilmişsin. kanamışsın. kabuklanmışsın. asla vazgeçmeyeceksin. üstünü ört, fermuarını çek. en sevdiğin mevsim gelmiş. her şeyin özrü budur belki demişsin bir ağacın kabuğunu severken. aynı yerimizden belki. bu bizim en kör tesellimiz. hala çocuklar koşturuyor etrafımızda. hala lütfen diyebilen insanlar var. hala bulutlar. boynumuzda şal, ceplerimizde onar parmak. va