Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dokuz

Bir yeri istemeyerek bile olsa terketmek zorunda kalmanın acısını anlatamıyorum. Hani bazı şeyler vardır ama aslında yoktur da, bunun belirsizliğini anlatamıyorum. Annemin gözyaşlarını babamın vurdumduymazlığını anlatamıyorum. Bu evden gidiyorum mesela, kalmak isteyişimi anlatamıyorum. Abimle önceden herşeyi konuşurduk artık hiçbir şey konuşamamamızı anlatamıyorum. Çok sevdiğim ilkokul öğretmenimi, o küçük yaşlarda yürüdüğüm o yolları anlatamıyorum. Çok kolay dediğim yerde bunun ağırlığıyla yaşayamıyorum diyerek olduğum yere yığılmamın çaresizliğini anlatamıyorum. Kardeşimin eksikliğini, her gece bu yatağın ortasında girdiğim ağlama krizlerimi anlatamıyorum. Balkona çıkıp sigara yakılası acılara gülüp geçmeyi anlatamıyorum. Bir bardak kahve kaç dakikada soğur biliyorum ama anlatamıyorum. Hiç durmadan ne kadar koştuğumu anlatamıyorum. Sevgisizliğin derimde bıraktığı buruşukluğu anlatamıyorum. Bir şişe şarap mı, üç şişe bira mı Gece dört kırk sekiz mi, beşe on iki var mı An

Bir

Burası dedem kokuyor demiştim. Hiç sevmedim ama sanki buralardan geçmiş gibi. O buruşuk ellerini, o beyaz sakallarını hiç sevemedim ama sanki burda varolmuş gibi. Babamın kokusunu bilmiyorum ama dedem burdaymış gibi. Dedemle aynı evi, aynı odayı paylaştım ama babamla koca gökyüzünde bir yerimiz yok. Otursaydın, yanımda biraz daha kalsaydın ya da sorsaydın anlatırdım-anlatacaktım. İlk defa birinin tesellisine ihtiyaç duydum ve bu sendin. Elin elime biraz daha değseydi söyleyecektim. Ya da hiç haberim olmadan gitmeseydin kal diyecektim. Sevilmek bu kadar kolay mı tanrım ben niye 23 yıldır beceremedim diye soracaktım günün sonunda O kadar kolay değilmiş tanrım keşke sormamı bekleseydin. Bekleseydin, inan bana sorucaktım. Çok sevdim ama hiç sevil(e)medim demek yerine, hep kaldım hiç gidemedim demenin yükü bütün omuzlarımda. Çok ağır bu kadarı derken adına denk gelmek bir sokak tabelasında.. Bugün seni o bankta bekledim Bugün daha çok gökyüzüne baktım çünkü ağlamayacaktım O oto

Dokuz

İki ülke arasında ki, iki kıta arasında ki, hatta iki insan arasında ki köprüleri seviyorum. Böyle dümdüz olmayı, kırmadan ilerlemeyi, ne olursa olsun başı sonu belli olan her yolu seviyorum. İki şeyin arasında bağlaç olmayı, bağlaç olan de’ leri ayrı yazmayı, hatta bağlanmayı da seviyorum. Bir şeye böyle sıkı sıkı tutunmayı, hayatın zorluklarına karşı yine de aynı şekilde durmayı-durabilmeyi seviyorum. Çıkmaz olduğunu bilmediğim sokaklara girip, geri dönmeyi yine de varacağım yere zamanında gitmeyi seviyorum. Adına denk geldiğim şarkıları, ve o şarkıları bıkmadan defalarca kez dinlemeyi seviyorum. Yokuş aşağı yürüdüğüm yolları yokuş yukarı çıkmayı ve yorulduğumda inatla devam etmeyi seviyorum. Ayağıma takılan taşların üzerinden atlamak yerine, alıp kenara koymayı, paranın değil, insanlığın kölesi olmayı seviyorum. İsyan etmeden şükretmeyi, onca keşkelerin içinden çıkan iyikileri seviyorum. İki taşın arasında ki çiçek olmayı, bana taş atana ekmekle gitmeyi, eksikleri yanlışlarla kapatm
Sen şimdi yan odada bavul hazırlıyorsun kendine. ben de gelip birazdan yardım edeceğim sana eksiklerini tamamlayacağım. arada espriler yapacağız birbirimize sen benim gözüme bakmayacaksın ben de zaten o kadar yürek yok! Sen hiç öyle ince hesaplara da girmezsin üstelik. sen benim gibi bencilde değilsin- ki, keşke olsan sen şimdi bugün gidiyorsun bencilliğime ver  kendimi ölümüne mutsuz edecek bu ayrılığa senin için sevinemiyorum başka bir yerde başka birileriyle mutlu olmandansa benimle burda mutsuz olmana razı gelecek kadar kendimi düşünüyorum. Özür dilerim. seni olduğundan başka biri yapmaya çalıştığım için. seni değiştirmeye uğraştığım, iznin olmadan hakkında kararlar aldığım, seni tıpkı ben gibi biri yapmaya çalıştığım her gün için. özür dilerim. büyüdüm ve artık ben böyleyim deyip geçemeyeceğim kadar çok kötü anı biriktirdim. Yolunun yoluma çıkacağı daha nice günler var biliyorum ama bugün gitme. Tam bir sene önce bugün hatırlıyor musun