İçimde ki öfkeyle savaşmayı öğrendim. İçimde ki öfke içimden taşıyorken kendimle savaşmayı öğrendim. Kırmamak için direttiğim kim varsa, beni kırarken düşünmediklerinde benim de kırabilme yetim olduğunu öğrendim. Dünyanın en tahammülsüz insanına dönüşürken zamanla, çok, hatta bi hayli fazla sevdiğim insanlara sonsuz tahammülüm olduğunu, ama onunda son derece gereksiz olduğunu öğrendim. Çok sevmek, her zaman çok sevmek olarak kalmıyormuş bunu da öğrendim. Hem de yaşayarak. Sevdiğin kadar değil, sevdiğin gibi sevilmiyormuşsun. Bunu da öğrendim. Çok acı değil mi? Daha neler öğrendim biliyor musunuz? Sizi saatlerce uyutmayan düşünceler, anılar, mesajlar başkasına kocaman rahat yastıklar oluyormuş. İçimde ki öfke artık taştı. Boyumu aştı, kalbimi aştı, nefsimi açtı, tahammülümü aştı, sevgimi bile aştı. İçimde ki öfkeyi zapt edemiyorum. İçimde ki öfkenin kurbanı oluyorum. Ben galiba yaşayamıyorum. Ben kafamı hissetmiyorum Allahım. Ben kendimi hissetmiyorum. Bu uyuşan ellerimi, titreyen dizl
Kayıtlar
Haziran, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Gülüyordum, kahkaha atıyordum, fırından kek alıyor, ocağa makarna suyu koyuyor, doktor randevularına yetişiyor, bazen gecikiyor, uyuyor, uyuyamıyor, uyanamıyor, hayatını değiştiriyor, gittiği mekanları değiştiriyor, yeni ortamlara giriyor, yeni ortamlara girme fikrinden ölümüne nefret ediyor ama giriyor, tırnak uzatıyor, saç uzatıyor, korkuyor, deli gibi korkuyor fakat belli etmiyor, deli gibi ağlıyor fakat belli etmiyor, deli gibi özlüyor fakat belli etmiyor, deliriyor, belli etmek için deli gibi çırpınıyor fakat belli etmiyor ve tüm bunlar olurken cephede bizi bizden koruyordum. Dünya dönerken bizi bizden.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
02.16 İçimdeki öfkeyle savaşa savaşa yürüdüğüm onca yol. Hem de güç bela. Annemin her şeyden bi haber uyuduğu o koltuk. Rastgele duyduğum şarkıda darmadağın oluşum, şimdi istersen bi de o kaldırıma sor nasıl anlatmışım seni. Nasıl nefesim kesile kesile, ama nasıl inatla, sevgiyle. Bak titreyen bacaklarımda iyi bilir, kurduğun cümlelerin beni nasıl uyuşturduğunu. Nasıldı ama o hastane koridoru ellerime sor. 02.20 Sorsana. Ağzımda ki kana sor mesela kendi tükürüğünde boğulmanın ne demek olduğunu. O upuzun ıssız yola sor arkama baka baka, korkuyla nasıl yürümüşüm saatlerce. Sana yazmak için direten kalbimle, yazmamak için direnen aklıma sor. Hayal kırıklığı neymiş, nasıl altında kalınırmış?! Sorsana, dünü, bu geceyi bi de bana sorsana. Ne hayal etmişim, ne olmuş, neler yaşamışım, nasıl mücadele etmişim? Sorsana Bu hastalığa nasıl karışmışım, nasıl ben olmuş? Rahat mı yastığın, iyi mi akşamların? Peki ya uykuların, huzurlu mu onlarda?! Bu sefer beni sorma, sana kızgın ve